Şehvetin terk ettiği yerde başlayan bir yalnızlık değil bu bendeki
Daha zehirli çağrışımlar içerse de şehvet
tutkunun terk ettiği yerde başladı bu bendeki amansız yalnızlık
şehvet kadar aç
şehvet kadar çıplak
ve şehvet kadar herşeyi kırıp geçecek bir bağlılık değil bu bendeki
Meşru ve gayri meşru tüm yolları denemedi yalnızlığım
En büyük aşkları çiğneyecek kadar şehvete kapılmadı yalnızlığım
Yalnızlığım kendi halinde
Yalnızlığım kendi kendine...
Yalnızlığım tutkuyu terk etmedi;
O'na sadık kaldı,
O'nu hiç aldatmadı...
Ama yine de yalnız kaldı yalnızlığım...
24.08.08/ Kışla
Okan Köroğlu
29 Aralık 2008 Pazartesi
Mektuplardan....
Kimdi o? Yanındaki kimdi? Ne konuşuyordunuz? İşte buna dayanamam. Kahrolurum...
Dün gece ne yaptın? Nereye gittin? Ah otursaydın, beni düşünseydin ya? Eğlenebildin mi bari?
Yatarken ne okudun? Sonra iyi uyuyabildin mi? Rüyanda neler gördün? Söylesene...
Anladım artık beni sevmiyorsun. Sevdiğini sanmakla yanılmışım.
Zaten çirkin bir adamım ben, sinirliyim, kıskancım, fazla hisliyim. Daima beni seveceğini düşünmemeliydim. Suçluyum. Kendime sevgilerimin bencilliğinden kurtaramadım. Zayıf, bencil bir adamım öyleyse.
Sonra yalancıyım, iki yüzlüyüm. Seninle konuşurken seninle yatmayı düşünüyorum. Sevgiyle elini tuttuğum zaman, aslında kalçalarını tutuyorum, bilmiyorsun.
Kendime göre hesaplarım da var benim. Yanımda olman gurur veriyor, sevinç veriyor bana. Fakat sana kimse bakmasın istiyorum, kimse konuşmasın seninle. Hep benim ol, durmadan benim ol. Günün her saatinde ve ölünceye kadar benim ol.
Beni seviyor musun? Evet mi? Öyleyse söyle, kimdi o? Yanındaki kimdi? Nereye gidiyordunuz?
Seven zalimdir biliyorsun, aşk egoisttir. Sen zalim olma. Anlamıyorsun, anlamıyorsun... Biraz anla beni...
Sana sitem etmeyeceğim artık. Bütün suç benim. Seni bu kadar sevmemeliydim. Şu köhne ve utanmaz dünyada ne bir kimse bu kadar sevilmeye değer, ne de bir kimsenin bu kadar sevmeye hakkı var.
Kendimizi ne sanıyoruz? Biz neyiz ki? Sus, cevap verme. Teselliye ihtiyacım yok...
Seni bu kadar sevmemin cezasını kendime ödeteceğim!..
Göreceksin...
Ümit Yaşar Oğuzcan
Dün gece ne yaptın? Nereye gittin? Ah otursaydın, beni düşünseydin ya? Eğlenebildin mi bari?
Yatarken ne okudun? Sonra iyi uyuyabildin mi? Rüyanda neler gördün? Söylesene...
Anladım artık beni sevmiyorsun. Sevdiğini sanmakla yanılmışım.
Zaten çirkin bir adamım ben, sinirliyim, kıskancım, fazla hisliyim. Daima beni seveceğini düşünmemeliydim. Suçluyum. Kendime sevgilerimin bencilliğinden kurtaramadım. Zayıf, bencil bir adamım öyleyse.
Sonra yalancıyım, iki yüzlüyüm. Seninle konuşurken seninle yatmayı düşünüyorum. Sevgiyle elini tuttuğum zaman, aslında kalçalarını tutuyorum, bilmiyorsun.
Kendime göre hesaplarım da var benim. Yanımda olman gurur veriyor, sevinç veriyor bana. Fakat sana kimse bakmasın istiyorum, kimse konuşmasın seninle. Hep benim ol, durmadan benim ol. Günün her saatinde ve ölünceye kadar benim ol.
Beni seviyor musun? Evet mi? Öyleyse söyle, kimdi o? Yanındaki kimdi? Nereye gidiyordunuz?
Seven zalimdir biliyorsun, aşk egoisttir. Sen zalim olma. Anlamıyorsun, anlamıyorsun... Biraz anla beni...
Sana sitem etmeyeceğim artık. Bütün suç benim. Seni bu kadar sevmemeliydim. Şu köhne ve utanmaz dünyada ne bir kimse bu kadar sevilmeye değer, ne de bir kimsenin bu kadar sevmeye hakkı var.
Kendimizi ne sanıyoruz? Biz neyiz ki? Sus, cevap verme. Teselliye ihtiyacım yok...
Seni bu kadar sevmemin cezasını kendime ödeteceğim!..
Göreceksin...
Ümit Yaşar Oğuzcan
Köroğlu
Tokat ellerinden babam aldım bakırı
incitmeyin fukarayı fakırı
boz bulanık seller gibi rakıyı
içirin beylere ben gelene dek
Atımı bağladım ben bir hozana
merhamet etmeyin oyun bozana
yetmiş batman pirinç küçük kazana
yedirin beylere ben gelene dek
Ben bir köroğluyum dağda gezerim
esen rüzgarlardan hile sezerim
demir külüng ilen kafa ezerim
ilişmen fakire ben gelene dek
incitmeyin fukarayı fakırı
boz bulanık seller gibi rakıyı
içirin beylere ben gelene dek
Atımı bağladım ben bir hozana
merhamet etmeyin oyun bozana
yetmiş batman pirinç küçük kazana
yedirin beylere ben gelene dek
Ben bir köroğluyum dağda gezerim
esen rüzgarlardan hile sezerim
demir külüng ilen kafa ezerim
ilişmen fakire ben gelene dek
5 Aralık 2008 Cuma
Diyorlar...
Unutuldun sanma, sen hep kalbimdesin
Yolum yarım kalır, benim yarım sendin
Yerin dolmaz bak, kapı duvar, açan olmaz bir anlasan
Duyanlar şahit olsun, yaşanacak çok şey var
Sen yoksun, kime sorsam bana gelmez artık diyorlar
Yanımda yine olsan
Bana dönmez artık diyorlar (bilmiyorlar)
Gece güne el sallar, bu gecede aklımda kal
Yola gelmez yorulanlar yorgun olsam da
Sana son sözüm var, n'olur anla pişmanım al
Duyanlar şahit olsun, yaşanacak çok şey var
Ogün Sanlisoy / Üç /
Yolum yarım kalır, benim yarım sendin
Yerin dolmaz bak, kapı duvar, açan olmaz bir anlasan
Duyanlar şahit olsun, yaşanacak çok şey var
Sen yoksun, kime sorsam bana gelmez artık diyorlar
Yanımda yine olsan
Bana dönmez artık diyorlar (bilmiyorlar)
Gece güne el sallar, bu gecede aklımda kal
Yola gelmez yorulanlar yorgun olsam da
Sana son sözüm var, n'olur anla pişmanım al
Duyanlar şahit olsun, yaşanacak çok şey var
Ogün Sanlisoy / Üç /
2 Aralık 2008 Salı
Antoloji
Türkiye'nin en büyük Kültür Sanat Edebiyat Portalı olan bu site aynı zamanda ziyaretçi sayısı açısından da tüm Türkçe içerikli siteler arasında en üst sıralarda yer alıyor. Geniş Türkçe şiir ve şair arşivinin yer aldığı bu eşsiz sitede yer alan şairlerin çoğu şiirlerini Antoloji.com aracılığı ile tescillendirmiş isimler... Yarışmalar, şiir etkinlikleri, sanat haberleri de sitenin ayrı renkleri..
Antoloji.com'da yer alan sayfam aracılığı Antoloji'ye ve sesli, resimli şiirlerimin bir kısmına ulaşabilir siniz...
Tıklayın: Antoloji.com/okan_koroglu
Antoloji.com'da yer alan sayfam aracılığı Antoloji'ye ve sesli, resimli şiirlerimin bir kısmına ulaşabilir siniz...
Tıklayın: Antoloji.com/okan_koroglu
29 Kasım 2008 Cumartesi
Otopsi
Ah şu köşe başındaki dilenci ben olsaydım
Sabahtan akşama dek yolunda bekleyen
Seni her görüşünde ardından uzun uzun bakıp
Her defasında bir rahatlıkla konuşan
Dualarla biten cümleleri yüzüne haykıran
Gözlerinle temasa çalışan gözleri aslında kıvrımlarında dolaşan
Her görüşünde seni daha da efkarlanan olsaydım
Olsaydım da hani
O dilenci bakmamış
O dilenci görmemiş
O dilenci duymamış olsaydı seni
Olsaydım da hani
O çirkin gözler kıvrımlarında dolaşmasaydı vücudunun
Ne kıskansaydım seni
Ne de kıskandırsaydın beni
Otopsi sonucum farklı olsaydı ah...
28/11/2008 - Okan KÖROĞLU
Sabahtan akşama dek yolunda bekleyen
Seni her görüşünde ardından uzun uzun bakıp
Her defasında bir rahatlıkla konuşan
Dualarla biten cümleleri yüzüne haykıran
Gözlerinle temasa çalışan gözleri aslında kıvrımlarında dolaşan
Her görüşünde seni daha da efkarlanan olsaydım
Olsaydım da hani
O dilenci bakmamış
O dilenci görmemiş
O dilenci duymamış olsaydı seni
Olsaydım da hani
O çirkin gözler kıvrımlarında dolaşmasaydı vücudunun
Ne kıskansaydım seni
Ne de kıskandırsaydın beni
Otopsi sonucum farklı olsaydı ah...
28/11/2008 - Okan KÖROĞLU
28 Kasım 2008 Cuma
Bana bıraktığın en harikulade hatıra
Uyuşmuş ellerin ellerimin içinde kaldı
Bana bıraktığın en harikulade hatıraydı
Yavaş yavaş dorğulup yatağımdan
'Minnettarım sana' ile başlayan
'Görüşmek üzere' ile sonlanan bir kapı önü seramonisiydi uyuşmuş ellerin
Bana doğru dönük yüzün yüzünden uyuşmuştu ellerin
Ve ellerinin uyuşukluğu sen giderken ellerimde kaldı
'Nasıl olsa gelecek'
ve nasıl olsa geldiğinde alacağın bir çift eldi elimdeki
Biraz geç de olsa anladım ki
Bana bıraktığın en harikulade hatıraydı
Kalbini bırakmanı isterdim kalkıp gittiğin yatağa
Bana bıraktığın en harikulade hatıra
kanlı
yerinden sökülmüş
durmadan ve inatla atan bir kalp olmalıydı
Beynini bırakmanı isterdim doğrusu doğrulduğunda
Bana bıraktığın en harikulade hatıra
yastığın üzerinde beyaz
ve beyazlığındadır ki etrafı kirletmemiş bir beyin olmalıydı
Bana bıraktığın
üzerine yattığın
ve uyuşmuş ellerinse eğer
yatağımda olduğun ilk ve son ana kadar
kalbin de, beynin de başkalarının malıydı
bana bırakman gereken en harikulade hatıraydı
27 Kasım 2008 / Kışla Okan Köroğlu
27 Kasım 2008 Perşembe
Büyüklere masallar: İntihar
Organlarını birbirine bağladı umutsuz prens
Kuleden sarkıttı barsaklarını
ciğerlerini, apandistini,
zehir aktı ciğerinden
apandistinden pislik...
Koro: Kötü şey umutsuzluk
Ama herkesde vardır
Bilinmez gerçek mutluluk
Ancak yaşarsan kârdır
Organlarını düğümledi, s
arkıttı kuleden prens
kalbi düğümün en altında
düğüm kalbinin ucundaydı
Koro: Kurtuluş değil atlamak k
urtuluş değil bırakmak
yavaşça inersin kuleden
eline organlarını alarak
Organlarını indirdi yere prens
kalbi yerlere çarptı
prens inmeden yere henüz
kalbi tamamen parçalandı
Koro: Beklersin gelmez kurtarıcı
Kurtarıcı olursun kalbine
kalbin parçalanır
yığılırsın olduğun yere
25 Eylül 2007- Okan Köroğlu
Kımıldamadan durmak üzerine
Beni kendine çekmeni özledim
Çekim alanına girmeyi
ve ister istemez sana doğru çekilmeyi özledim
Bir üst karakter olarak seni
ve senin çekiciliğini özledim
Hayatının en anlamlı modeli olmayı;
Hayatımın en boş zamanlarında,
en anlamsız anlarında karşına dikilmeyi özledim
Kımıldamadan sana bakmayı
ve kımıldamadan durmanın bir anlam ifade etmesini özledim senin nazarında
Her gün yeniden kalbimin röntgenini çekmeni
'Bugün de beni seviyorsun' demeni
ve beni dondurmanı özledim ilelebet saklayacağımız o kağıttan karelerde
06 Kasım 2008 - Okan Köroğlu
Ardımdan en çok ağlayan benim sevgilimdir
Elbet ele verecek kendini;
ardımdan en çok ağlayan benim sevgilimdir
Ben her ne kadar diretsem de
haber vermesem de ona onu sevdiğimi
O
'hiç bari' cenazemde dökecek yaşını
meraklı gözlerin merakını giderecek
gözetlenen cansız bedenimin üzerindeki soruları bitirecek
'ardından en çok ağlayan O'ydu' denilecek;
ele verecek kendini
çünkü tutamaz gözyaşını
ağlar O bilirim...
Aldatmak ve Sarhoş Ruh
Elimi salladığım zaman sana buğulu pencereden
Ne kendim gibiydim ne de sen
Salladığım eli indirdiğim zaman iki yanıma pencereden
Ne sen vardın içimde aslında ne de ben
İtiraf etmek gerekirse diye başlayan bir cümle kurmak üzereyken
İçimde cümlelere karşı savaş veren aldatmaya meyilli bir ruh
Ve ona karşı ayakta durmakta zorlanan
Rakı, şarap ve çokca cin çarpmış bir aşkın saf ve temiz hali vardı
Kısa ve açıkçası;
Ne aldatmaya yönelik bir tavrım vardı yanımdayken
Ne de böyle bir niyetim
En çoğundan yalnız kalmama planları yapsam da senden uzaktayken
Savaşı hep kazandı sarhoş tarafı ruhumun Her seferinde içmeden, iç geçirmeden...
16 Kasım 2008 Kışla
Okan Köroğlu
Ne kendim gibiydim ne de sen
Salladığım eli indirdiğim zaman iki yanıma pencereden
Ne sen vardın içimde aslında ne de ben
İtiraf etmek gerekirse diye başlayan bir cümle kurmak üzereyken
İçimde cümlelere karşı savaş veren aldatmaya meyilli bir ruh
Ve ona karşı ayakta durmakta zorlanan
Rakı, şarap ve çokca cin çarpmış bir aşkın saf ve temiz hali vardı
Kısa ve açıkçası;
Ne aldatmaya yönelik bir tavrım vardı yanımdayken
Ne de böyle bir niyetim
En çoğundan yalnız kalmama planları yapsam da senden uzaktayken
Savaşı hep kazandı sarhoş tarafı ruhumun Her seferinde içmeden, iç geçirmeden...
16 Kasım 2008 Kışla
Okan Köroğlu
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)