29 Aralık 2008 Pazartesi

Mektuplardan....

Kimdi o? Yanındaki kimdi? Ne konuşuyordunuz? İşte buna dayanamam. Kahrolurum...

Dün gece ne yaptın? Nereye gittin? Ah otursaydın, beni düşünseydin ya? Eğlenebildin mi bari?

Yatarken ne okudun? Sonra iyi uyuyabildin mi? Rüyanda neler gördün? Söylesene...

Anladım artık beni sevmiyorsun. Sevdiğini sanmakla yanılmışım.

Zaten çirkin bir adamım ben, sinirliyim, kıskancım, fazla hisliyim. Daima beni seveceğini düşünmemeliydim. Suçluyum. Kendime sevgilerimin bencilliğinden kurtaramadım. Zayıf, bencil bir adamım öyleyse.

Sonra yalancıyım, iki yüzlüyüm. Seninle konuşurken seninle yatmayı düşünüyorum. Sevgiyle elini tuttuğum zaman, aslında kalçalarını tutuyorum, bilmiyorsun.

Kendime göre hesaplarım da var benim. Yanımda olman gurur veriyor, sevinç veriyor bana. Fakat sana kimse bakmasın istiyorum, kimse konuşmasın seninle. Hep benim ol, durmadan benim ol. Günün her saatinde ve ölünceye kadar benim ol.

Beni seviyor musun? Evet mi? Öyleyse söyle, kimdi o? Yanındaki kimdi? Nereye gidiyordunuz?

Seven zalimdir biliyorsun, aşk egoisttir. Sen zalim olma. Anlamıyorsun, anlamıyorsun... Biraz anla beni...

Sana sitem etmeyeceğim artık. Bütün suç benim. Seni bu kadar sevmemeliydim. Şu köhne ve utanmaz dünyada ne bir kimse bu kadar sevilmeye değer, ne de bir kimsenin bu kadar sevmeye hakkı var.

Kendimizi ne sanıyoruz? Biz neyiz ki? Sus, cevap verme. Teselliye ihtiyacım yok...

Seni bu kadar sevmemin cezasını kendime ödeteceğim!..

Göreceksin...

Ümit Yaşar Oğuzcan

Hiç yorum yok: